30 Aralık 2007 Pazar

Türkiye'de mermer sektörü

MTA raporlarına göre Türkiye 5 milyar m³ mermer rezervi (görünür + muhtemel + mümkün) ile dünya mermer potansiyelinin %40’ına sahiptir. Toplam rezervi 13.9 milyar ton (yaklaşık 5,1 milyar m³) olan Türkiye’nin, 1,6 milyar ton civarındaki görünür rezervi, bugünkü temposuyla, dünya tüketimini 80 yıl karşılayabilecek düzeydedir. Ülkemizde 80'in üzerinde değişik yapıda, 120'nin üzerinde değişik renk ve desende mermer rezervi belirlenmiştir. Uluslararası piyasalarda en tanınmış mermer çeşitleri, Süpren, Elazığ Vişne, Akşehir Siyah, Manyas Beyaz, Bilecik Bej, Kaplan Postu, Denizli Traverten, Ege Bordo, Milas Leylak, Gemlik Diyabaz ve Afyon Şeker'dir.
Sektörde yaklaşık 800 ocak, 1500 fabrika ve 7000 civarında atölye faaliyet göstermektedir. Ocakların %90'ı Ege ve Marmara Bölgesinde yoğunlaşmıştır. Mevcut ocakların %27'si Balıkesir, %24'ü Afyonkarahisar, %12'si Bilecik, %8'i Denizli, %6'sı Muğla ve % 4'ü de Eskişehir İllerinde yer almaktadır. Bu bölgelerdeki üretim tüm üretimin %65'ini oluşturmaktadır.
Afyonkarahisar Bölgesinde yaklaşık 45’i büyük çaplı entegre tesis olmak üzere toplam 355 civarında mermer işleme tesisi vardır. Afyonkarahisar Organize Sanayi Bölgesi içinde ise 40 adet mermer işleme tesisi bulunmaktadır.
Afyonkarahisar’ın yıllık mermer üretiminin 6.611.000 m² civarında olduğu hesap edilmektedir. 2003 yılı mermer ve doğal taş ihracatı ise 73.086.000 $'dır. Mermer kaynakları ve işleme kapasitesi ile ülkemizin en önemli merkezlerinden birisi haline gelmiştir. Zira, Ülkemizden yapılan mermer ihracatının %14'ü Afyonkarahisar firmaları tarafından gerçekleştirilmektedir.
Türkiye, maden varlığı açısından doğal taşlar alt grubu içerisinde önemli ölçüde mermer rezervine sahiptir. Pek çok çeşit, renk, desen ve kalitede mermer çıkarılan ülkemizde, rezervin büyük bölümü Afyonkarahisar, Balıkesir, Muğla, Eskişehir, Denizli, Elazığ, Tokat, Çanakkale, Konya, Bilecik ve Kırşehir’de bulunmakta, yoğunlukla bu illerde faaliyet gösteren çoğunluğu küçük ve orta ölçekli pek çok işletmede, doğal taş/mermer işleme alanında faaliyet göstermektedir.
Günümüzde yapıtaşından çok kaplama, döşeme ve dekorasyonda kullanılan doğal taşların özelliğine göre kullanım alanı da değişmekte, örneğin granit dış yapıların kaplanmasında ve döşemelerde, mermer ise daha çok inşaat sektöründe iç mekanlarda ve güzel sanatlar, dekorasyon, mezar ve mezar taşı gibi alanlarda kullanılmaktadır. Ayrıca mermer, karayolu, beton, asfalt ve son kat dolgu malzemesi ve kimya sanayinde yem ve gübre katkısı olarak ta kullanılmaktadır.
2003 yılında dünya doğal taş blok üretimi yaklaşık 75 milyon ton olup, 6 milyon tonluk üretim ile Türkiye’nin payı yaklaşık %8’dir. 2004 yılında ise bu rakam 7,2 milyon ton (tahmini) olarak gerçekleşmiştir. Dünya doğal taş üretiminde Asya’da Çin’in etkisi, Avrupa’da Türkiye’nin etkisi göze çarpmaktadır. Dünya doğal taş üretimi kıtalara göre değerlendirildiğinde Asya %44’le birinci sırada, Avrupa %42 ile ikinci sırada yer almaktadır. Asya’da başta Çin olmak üzere, Hindistan, İran önemli üretim potansiyeli olan ülkelerdir. Avrupa’da ise İtalya, İspanya, Türkiye ve Portekiz doğal taş üretimi ve ticaretinde söz sahibidir.
Türkiye’nin 1994 yılında yaklaşık 60 milyon dolar olan ham ve işlenmiş doğal taş ihracatı, özellikle 2002, 2003 ve 2004 yıllarında oldukça büyük bir ivme kazanarak, 2002 yılında 304.331.033 dolar, 2003 yılında 431.100.538 dolar, 2004 yılında da 626 milyon dolar (tahmini) olarak gerçekleşmiştir. 1989-2003 yılları arasında Türkiye’nin doğal taş ihracatında ilk üç sırayı mermer-renkli taşlar, traverten ve granit almıştır. 2000 yılından sonra hızlı bir yükselişe geçen traverten ihracatı 2002 yılında mermer-renkli taşları yakalayarak 2003 yılında birinci sıraya yükselmiştir. 2003 yılında, doğal taşlar grubu içerisinde, 179.765.150 dolarlık traverten, 172.498.953 dolarlık mermer, 13.342.139 dolarlık granit, 8.136.675 dolarlık oniks, 423.769 dolarlık kayağan taş ihracatı yapılmıştır. Bu sınıflama dışında kalan diğer taşlarda ise 56.933.852 dolarlık ihracat gerçekleşmiştir.

Mermer özellikleri

Mermerlerde en önemli özellikler; renk, desen, doku, sertlik, parlatrna, cilaya karşı duyarlılık ve blok elde edebilme oranıdır.
Jeolojk özellikler: Renk, doku, sertlik, homojenlik, çökel me şekli, çimentolanma derecesi, kristallenme derecesi ve kris tal boyutu, mineorolojik bileşim, jeolojik yapı (fissür, çatlak, fay, kıvrım, tabakalaşma, tabaka kalınlığı) ve rezerv olarak sıralana bilir.
Fiziksel ve Minerolojik Özellikler: Özgül ağırlık, porosite, geçirgenlik, su emme, birim hacim ağırlık, renk ve biçim, kompozisyon ve doku olarak sıralanabilir.
Mekanik Özellikler: Basma dayanımı, dondan sonra basınç, aşınma, darbe etkisi, taşıma gücü, elastisite modülü ve poisson (paslılık) oranı olarak sıralanabilir.
Kimyasal Özellikler: Atmosfer etkisi ve gazlar, kimyasal maddelerin (fabrika ve kalorifer bacalarındarı, ekzoslarından çıkan gazlar) etkisi, suların (deniz ve mineralize sular) etkisi, sı caklık değişiminin etkisi ve eriyebilrne derecesi gözönüne alınrnaktadır.

29 Aralık 2007 Cumartesi

mermer türleri

Ticari” anlamda ve ismini mermerin bulunduğu yerlerden, renkten veya mermerin bizzat kalitesinden alan mermerler ise, kesilip parlatılabilen her çeşit taşı kapsamaktadır. Bu tanımlamaiçindeki hakiki mermerin yanında, iyi parlatılabilen kalker, traverten, serpantin, oniks mermeri, dolornit, granit, diyabaz, bazalt, arduvaz, kumtaşı, tektonik breş ve kongiomera da yeral maktadır. Sayılan bu türler arasında diyabaz, serpantin, traverten, kalker, oniks ve granit aşağıdaki özelliklere sahiptir:
Diyabaz: Başlıca bileşenleri Labrodonit ve proksen mineralleri olan diyabaz, çok sert ve işlenmesi güç bir kayaçtır. Dış etkilere karşı gösterdiği direnç nedeniyle heykel ve dış kaplamalarda kullanılmaktadır. Yeşilin çeşitli tonlarında olabilmekte ve çok iyi cila kabul etmektedir.
Serpantin: Desen olarak yılan derisine benzediğinden Yunanca yılan anlamına gelen serpan sözcüğünden türemiştir. Ülkemizde az bulunan serpantin, dış cephelerde kullanılmaktadır. Yeşil tonlarındadır.
Traveiten: Kalsiyum bi sıcak suların çökeltilerinden meydana gelmektedir. Oluşumu esnasında bileşiminde buluhanan bitki kökü yaprağı zamanla çürümesi nedinniyle meydana gelen boşluklardan ötürü gözeneklidir. Bu gözenek delikleri kendi tozlarından yapılan karışımlarla kapatılmaktadır. Genellikle dış alanlarda kullanılmaktadır.
Kalker: Kalsiyum karbonattan oluşan kalker içinde bulunan maden oksitler ve bitüminin etkisiyle değişik renklerde olmaktadır. Geçirdiği evreler sırasında oluşan çatlak ve kırıklara giren başka maden oksitleri nedeniyle ilginç desen görünümleri almaktadır. Direncinin azlığı nedeniyle işlenmesi zordur. İç ve dış alanlarda kullanılmaktadır.
Oniks Soğuk bikarbonatlı madensularının ağır ağır oluşturduğu kristalli, kompakt ve yarı şeffaf mermer türüdür. İçerdiği mıaden oksitler nedeniyle değişik renk ve desendedir. Çok iyi cila tutup kolay işlenmektedir ve ışık geçirme özelliğine sahiptir. Çoğunlukla iç dekorasyonlarda kullanılmaktadır.
Granit: Plutonik magmatik kökenli olup, asidik bileşimli bir kayaçtır. Bu özelliklerinden dolayı oldukça dayanıklı ve serttir. Grinin çeşitli tonlarında renk taşıyan granitler, genellikle dış kaplama ve yer döşemesinde kullanılmaktadır.
Mermer olarak kullanılan taşlar, mineorolojik (jeolojik) yapılarına ve oluşum şekillerine göre ise aşağıdaki şekilde sınıflandırılmaktadır:
1-) Sedimanter (tortul) rnermerler; detritik/klastik sedimianter mermerler, organik/kimyasal sedimanter merrnerler.
2-) Mağmatik (mermer amaçlı kullanılan) mermerler; Derinlik taşları, yüzey taşları, damar taşları, metamorfik mermerler.
3-) Metamorfik mermerler.

klasik mermer

Klasik dekorasyon anlayışı ile bire bir örtüşen ve tarihi yaşatan dokusu ile geometrik formlar halinde kesilerek üretilen mermer eski çağlardan günümüze kadar gelebilmiş ve hala büyük rağbet gören bir zemin döşeme malzemesidir. Yapıların döşeme ve kaplamalarında genellikle hijyenik Özelliği, dayanıklılığı ve çevre dostluğu nedeniyle başta mermer, traverten, granit, andezit, bazalt ve tüf olmak üzere doğal taş. ürünlerin kullanımı oldukça yaygındır. Mermer, sert bir yapı malzemesi olduğundan iklim koşullarından ve ısı değişikliklerinden aşırı derecede etkilenmez. Ayrıca uygulandığı yapıyı dış etkenlerden koruyan bir malzeme olduğu için hijyenik yapılarıyla mikrop barındırmama özelliğine de sahiptir. Klasik tarzda döşenmiş bir mekânda tam parlak olmayan yarı parlak görünümdeki karo veya eskitme olarak tabir edilen antik döşemelerdeki yarı mat parlaklık, modern döşenmiş bir mekânda yerini tam parlak olarak hazırlanmış döşeme ve karo türü malzemelere bırakır. Cilalı ürünler uzun yıllar parlaklığını koruyabilen bir yapıya sahip oldukları için herhangi bir bakım gerektirmezler ve temizlikleri oldukça kolay uygulanır. Döşeme ve kaplama dışında binaların iç ve dış mekânlarında gerçekleştirilecek uygulamalar için de uygunluk gösteren bu malzeme; cila, çekiçleme ve eskitme gibi çok çeşitli yüzey şekillendirme uygulamaları sayesinde hiçbir malzemenin sağlayamayacağı dayanıklılık ile zengin bir tasarım seçeneği oluşturur. Özellikle hamam mimarisi denildiği zaman akla gelen mermer, iç ve dış mekânlarda uygulama sonucu elde edilen görüntü ve renk çeşidi ile oldukça dekoratiftir. Antik çağların modern anlayışla birleştiği temizliği hayli kolay olan bu malzemenin deterjanlı bir bezle silinmesi ve yılda bir kez olmak üzere özel taş cilasıyla cilalanması yöntemi ile bakımı hayli kolaydır. Cila işlemi, kristalize olmuş kalsiyum karbonattan oluşan mermerin yapısındaki renk ve damarları ortaya çıkarır. Çeşitli üretim ve uygulama aşamalarından geçerek üretilen mermer hem iç, hem de dış mekânda rahatlıkla kullanılan cilalı mermer karolar, özellikle kuru ortamlarda tercih edilir bir uygunluk sağlamakta.

Doğal taş ve mermer sektörü açısından Türkiye’de ve dünyadaki mevcut durum nedir?

Dünyanın en zengin doğal taş oluşumlarının bulunduğu Alp kuşağında yer alan Türkiye, çok çeşitli ve büyük miktarda mermer rezervine sahip. Türkiye, bu kaynaklara ek olarak gelişmekte olan sanayii ve üretimde kullandığı teknoloji ile dünyanın en önemli doğal taş üreticileri arasında yer almakta. Bu önemli rezervler Anadolu ve Trakya boyunca geniş bir bölgeye yayılmış durumda. Afyon, Bilecik, Balıkesir, Denizli, Muğla, Amasya, Elazığ ve Diyarbakır rezervlerin yoğunlaştığı iller.
Türkiye’nin doğal taş ve mermer üretimi son yıllarda büyük bir artış gösterdi. Özellikle son dönemde büyük firmaların yapmış oldukları yatırımlarla birlikte entegre üretim yapan tesislerin de devreye girmesiyle işlenmiş mermer üretiminde büyük artış kaydedildi. Uygulanmaya başlanan modern ocak üretim yöntemleri ve son teknikler sayesinde Türkiye, dünya doğal taş üretiminde lider yedi büyük üretici ülkeden biri konumuna geldi.
Üretimin tamamına yakın kısmı özel sektör tarafından gerçekleştirilen mermer madenciliğinde yıllık blok üretimi 3,000,000 ton civarında; işleme tesislerinin toplam plaka üretim kapasiteleri ise yaklaşık 13 milyon m2.
Dünya mermer rezervi bakımından önemli bir yeri olan Türkiye, 400’e varan renk ve doku kalitesine sahip mermer çeşitleri ile pazar şansı çok yüksek bir ülke.
Doğal taşların, yapı ve dekorasyon malzemesi olarak kullanılmaya başlanması, dünya doğal taş üretiminin de artmasına neden oldu. Özellikle son on yılda görülen artış, kazanım ve işleme teknolojisindeki gelişmelere paralellik gösteriyor. Giderek daha mükemmel hale getirilen işleme teknikleri ile taş, daha kolay ve ekonomik olarak istenen şekilde işleniyor ve birçok yeni kullanım alanı buluyor.
Doğal taştan yapılan malzemelerin mimar ve dekoratörler tarafından daha fazla tercih edilmesi dünyadaki tüketici sayısının da artmasına neden oluyor. Bunun yanı sıra piyasa fiyatlarının önemli ölçüde düşmesi, ekolojik ve estetik görünümlü malzemelere olan ilginin artması tüketimin artmasına yardımcı olan faktörler. Uzmanlar gelecek yıllarda bu gelişimin süreceği tahmininde bulunuyorlar. Günümüzde yedi önemli doğal taş üreticisi ülke, dünya üretiminin yüzde 70’ini gerçekleştiriyor

Mermer ile ilgili organizasyonlar

Ülkemizde mermercilik faaliyetlerini tanıtım, destekleme, ilerletme, kalitesini kontrol etme ve bunları bir bütünlük içinde sürdürmeyi amaçlayan dernek, oda ve birliklerin özellikle Mermercilik Sürekli Gelişme Modeli etrafında yeniden biçimlenmesinde büyük yarar olabilir. Bu kurumların daha da aktif hale getirilmeleriyle sektör gücünü daha iyi anlayacaktır. Özellikle Mermercilik Sürekli Gelişme Modeli diye tanımladığımız ürün kalitesini artırma sürecinde yukarıda anlatılan paydaşların kendi iç sorunları ile ilgili döngülerini kapatmadaki başarılarını sınayan ve onlara yol gösteren bağımsız kuruluşlara çok ihtiyaç olacaktır. Elde edilen başarıların ölçüsü mutlaka müşterilerin tatmininde kendini gösterecektir. Bu kurumların aynı zamanda yurtiçi ve yurtdışı fuarlarına katılımı daha da artıracak şekilde hareket etmeleri sektöre büyük bir ivme verecektir.
Öte yandan kalitenin artırılmasındaki hedeflerden biri de eğitim olduğuna göre gerek kalifye eleman yetiştirmek gereksede iş olanaklarını artırmak için üniversitelerimiz ve rezerv yönünden zengin bazı şehirlerimizde mermercilik eğitim programları yer almalı ve son yıllarda açılan mermer yüksekokullarına yenileri eklenmelidir. Bu konuda İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümünde Maden Teknolojisi dersi üç yıldır verilmektedir.
Herşeyde olduğu gibi kalite derken çevre unutulmamalıdır. Orman, Çevre ve Turizm bakanlıkları ile ilgili çevresel etki değerlendirmeden kaynaklanan sıkıntılar ortak bir şekilde mermer madenciliğine engel olmayacak şekilde çözülmelidir.
Sonuç olarak Ülkemiz zengin maden ve mermer yataklarına sahip olmasına karşın uluslararası piyasada istediği yere gelememiştir. Doğal taşlar ihracatı maden ihracat grubunda miktar olarak yüzde 17, değer olarak yüzde 37’lik bir paya sahiptir. Rezerv bakımından ise ülkemiz dünyada birinci durumdadır. Kalitesini artırıp istediği hedeflere ulaşabilirse, bugün İtalya’nın sahip olduğu konuma rahatlıkla gelebilir. Bu nedenle aslında bir kalite kontrol modeli olan Mermercilik Sürekli Gelişme Modeli diye tanımlanan modelin uygulanması bu hedef doğrultusunda büyük yarar sağlayabilir. İçindeki paydaşların her biri kendi sorunlarını çözüp döngülerini kapatmalıdırlar. Elbette devlet de bu paydaşlardan biridir ve özellikle taşımacılık, pazarlama, ucuz kredi imkânları ve enerji gibi konularda diğer paydaşların döngülerini kapamasına yardımcı olmalıdır. Aksi takdirde model çalışamaz duruma gelir. Sonuçta bütün bunları denetleyen, sektörün birlik ve odalarının yanı sıra onlara yardımcı olarak işlev görecek bağımsız organizasyonların oluşturulması da süreci hızlandıracaktır. Bu organizasyonlar aynı zamanda sektörün birlikte hareket etmesini sağlayacak ve onlara yol gösterecektir. Doğal taş sektörü bugün, madencilik sektörü içinde en hızlı gelişen sektör konumunda. İhracat kalemleri içinde de ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri olma yolunda hızla ilerliyor.

Mermer atölyeleri

Atölyeler genellikle plaka alıp bunları işleyerek boyutlandırır ve paketlerler. Sadece ufak boyutlu işler alırlar ve büyük ölçüde iç piyasaya çalışırlar. Makine olarak kesme, boyutlama ve bazen paketleme makineleri kullanırlar. Ülkemizde 1000’e yakın atölye olduğu varsayılmaktadır. Sorunları sektördeki diğer işletmelerle genellikle aynıdır.
Doğal taş sektöründe faaliyet gösteren firmaların ihracatlarını artırarak, pazarlarını genişletebilmeleri için aşmaları gereken birçok sorun var. Bunların başında taşımacılıkta karşılaşılan sorunlar geliyor. Bunlar ;
• Blok mermer ihracatı sırasında özellikle konteynıra yükleme yapılması aşamasında, limandaki forklift, vinç ve yüklemede kullanılacak diğer araçların yetersiz olması zaman kaybına neden oluyor.
• Yurtiçi ve yurtdışı taşımacılık ücretlerinin yüksek olması Hindistan ve İran gibi ülkelerle rekabet şansını azaltıyor ve Ortadoğu pazarını etkiliyor.
• Ülkemizde paketleme konusunda bir standardizasyona gidilmemiş olmasından dolayı özellikle ebatlı malzemeler, yükleme veya sevk esnasında zarar görebiliyor.
Buna ek olarak sektörün pazarlama ile ilgili sorunları da var. Bu sorunlar;
• Mermer sektöründe pazarlama aşamasında bir isim birliği yok. Ülkemizde çok çeşitli renk ve desende doğaltaş işleniyor. Ancak bazen aynı ocaktan çıkan taşlar bile farklı isimler alabiliyor. Bu da müşterilerin mermerleri tanımasında ve dışarıda marka olmasında güçlük yaratıyor.
• Yapılan bağlantılarda müşterinin istediği teslimat süresine uyulmaması sorunlara yol açıyor.
• Mermer işletmeleri arasında bir fiyat birliğinin olmaması ve piyasa araştırması yapılmadan teklif verip yüksek oranda iskontolara gidilmesi piyasadaki fiyat dengelerini bozuyor.
• Yurt dışındaki müşteriler genellikle kendi ülkelerinde şubesi bulunan firmaları tercih ediyorlar.
• Özellikle Uzakdoğu ülkelerinin blok mermer ithalatlarında ton, ebat ve mermer cinsi gibi bilgi notlarında bir takım kısıtlamalar getirilmesi sıkıntı yaratıyor. Türkiye için hedef pazar konumuna gelmekte olan Çin Halk Cumhuriyeti, Singapur ve Kore gibi ülkelerle ikili görüşmelerin yoğunlaştırılması ve gerekli düzenlemelerin yapılması bu çerçevede faydalı olabilir.
Müşterilerle ilgili ürün kalitesine ilişkin ölçümler ulusal ve uluslararası fuarlarda kolaylıkla yapılabilir. Ülkemizdeki mermercilikle ilgili ocak, fabrikalar ve atölyeler ise bu ölçme ve değerlendirme sonuçlarına göre kendi sorunlarını değerlendirip döngülerini kapatabiliriler.
Mermercilik ile ilgili Organizasyonlar:
Ülkemizde mermercilik faaliyetlerini tanıtım, destekleme, ilerletme, kalitesini kontrol etme ve bunları bir bütünlük içinde sürdürmeyi amaçlayan dernek, oda ve birliklerin özellikle Mermercilik Sürekli Gelişme Modeli etrafında yeniden biçimlenmesinde büyük yarar olabilir. Bu kurumların daha da aktif hale getirilmeleriyle sektör gücünü daha iyi anlayacaktır. Özellikle Mermercilik Sürekli Gelişme Modeli diye tanımladığımız ürün kalitesini artırma sürecinde yukarıda anlatılan paydaşların kendi iç sorunları ile ilgili döngülerini kapatmadaki başarılarını sınayan ve onlara yol gösteren bağımsız kuruluşlara çok ihtiyaç olacaktır. Elde edilen başarıların ölçüsü mutlaka müşterilerin tatmininde kendini gösterecektir. Bu kurumların aynı zamanda yurtiçi ve yurtdışı fuarlarına katılımı daha da artıracak şekilde hareket etmeleri sektöre büyük bir ivme verecektir.
Öte yandan kalitenin artırılmasındaki hedeflerden biri de eğitim olduğuna göre gerek kalifye eleman yetiştirmek gereksede iş olanaklarını artırmak için üniversitelerimiz ve rezerv yönünden zengin bazı şehirlerimizde mermercilik eğitim programları yer almalı ve son yıllarda açılan mermer yüksekokullarına yenileri eklenmelidir. Bu konuda İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümünde Maden Teknolojisi dersi üç yıldır verilmektedir.
Herşeyde olduğu gibi kalite derken çevre unutulmamalıdır. Orman, Çevre ve Turizm bakanlıkları ile ilgili çevresel etki değerlendirmeden kaynaklanan sıkıntılar ortak bir şekilde mermer madenciliğine engel olmayacak şekilde çözülmelidir.
Sonuç olarak
Ülkemiz zengin maden ve mermer yataklarına sahip olmasına karşın uluslararası piyasada istediği yere gelememiştir. Doğal taşlar ihracatı maden ihracat grubunda miktar olarak yüzde 17, değer olarak yüzde 37’lik bir paya sahiptir. Rezerv bakımından ise ülkemiz dünyada birinci durumdadır. Kalitesini artırıp istediği hedeflere ulaşabilirse, bugün İtalya’nın sahip olduğu konuma rahatlıkla gelebilir. Bu nedenle aslında bir kalite kontrol modeli olan Mermercilik Sürekli Gelişme Modeli diye tanımlanan modelin uygulanması bu hedef doğrultusunda büyük yarar sağlayabilir. İçindeki paydaşların her biri kendi sorunlarını çözüp döngülerini kapatmalıdırlar. Elbette devlet de bu paydaşlardan biridir ve özellikle taşımacılık, pazarlama, ucuz kredi imkânları ve enerji gibi konularda diğer paydaşların döngülerini kapamasına yardımcı olmalıdır. Aksi takdirde model çalışamaz duruma gelir. Sonuçta bütün bunları denetleyen, sektörün birlik ve odalarının yanı sıra onlara yardımcı olarak işlev görecek bağımsız organizasyonların oluşturulması da süreci hızlandıracaktır. Bu organizasyonlar aynı zamanda sektörün birlikte hareket etmesini sağlayacak ve onlara yol gösterecektir. Doğal taş sektörü bugün, madencilik sektörü içinde en hızlı gelişen sektör konumunda. İhracat kalemleri içinde de ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri olma yolunda hızla ilerliyor.